• Facebook
  • Twitter
  • Lebriz
Özgün Baskı Sergisi

Özgün Baskı Sergisi

10 Şubat - 18 Mart 2018

 

Platform A





 
  • Baskı Resim ve Türk Baskı Resim Sanatı Üzerine

    Prof. Hasan Pekmezci

    Bir yıl sonrası ise düşündüğün, tohum ek,

    Ağaç dik on yıl sonrası ise tasarladığın.

    Ama düşünüyorsan yüz yıl ötesini, eğitime eğil o zaman.

    Bir kez tohum ekersen, bir kez ürün alırsın.

    Yüz kez olur bu ürün, nasıl ekildiğini öğretirsen.

    Birine bir balık versen, doyar bir defa;

    Balık tutmayı öğret, doysun ömür boyunca.

    (Çin Özdeyişi)

     

    Geçmişten günümüze kadar çeşitli yol ve yöntemler kullanılarak; yazı, resim, motif, çizim ve benzeri tasarımların, düşünce ürünlerinin, basım yol ve yöntemleri ile çoğaltılması çabaları görülür. Bu çabaların uygulandığı yöntemlere genel bir tanımla baskı teknikleri denir.

     

    Tanım olarak baskı çalışmaları; çeşitli amaçlarla hazırlanan yazı, resim, çizim gibi herhangi bir tasarımın, çeşitli araç, gereç ve teknikler yardımı ile birden fazla elde edilmesi, tekrarlanabilmesi, yani çoğaltılması işlemi demektir. Bu gereksinimin karşılanabilmesi için tarihin ilk dönemlerinden günümüze kadar kendi içinde değişim gösteren bazı tekniklerden geniş şekilde yararlanılmıştır. Mısır Uygarlığı’ndan Çin’e, Sümer'lerden Hitit'lere uzanan tarihsel süreçte karşılaşılan insan tasarımı ve eseri çeşitli örneklerin bu yöntemlerle yapıldığına dair verilere rastlanabilmektedir. Örneğin, bazı duvar süslemeleri ve papirüs üzerine yapılan resimlerde; ilk sikkeler, işaretler, mühürler gibi çeşitli ticari ürünlerin markalanmasında bu tekniklerin kullanıldığına ilişkin örnekler bulunabilmektedir. Nitekim çeşitli kaynaklarda “Bin yıl kadar önce bazı kültürlerde, eski Mısırlılar, Romalılar, Çinliler ve Japonlarda duva, yer, tavan süslemeleri ile çömlekçilikte ve dokuma bezlerinde şablon tekniğinin kullanıldığını gösteren kanıtların varlığından” söz edilmektedir (Tim Mara, Screen Printing, Thomas and Hudson, s:8, London-1979). Benzer bir sav da 1936 tarihinde ABD’de yayınlanan bir ipek baskı/serigrafi kitabında yinelenmektedir. Bu ifadelerden yola çıkarak baskı tekniklerinden biri olan ipek baskının-serigrafinin bin yıldır uygulandığı söylenebilir. Öte yandan ağaç baskı tekniklerinin 14. yüzyıldan itibaren; metal baskının 15, taşbaskı-litografinin 19, ofset baskının da 20. yüzyılın başından bu yana kullanıldığı görülmektedir.

                    Günümüze kadar gelen baskı tekniklerinin uygulama amaçları genel olarak iki grupta incelenir: işlevsel ve sanatsal.

    İşlevsel amaçlı baskı teknikleri; 

                    Ticari ve sınaî üretim malzemelerinin markalanmasında, etiketlenmesinde; afiş, poster, tabela, reklâm, tanıtım hizmetlerinde; dekoratif amaçlı bezeme ve süsleme çalışmalarında; hediyelik eşya üretiminde; geleneksel sanatların çoğaltılmasında (Tokat, Kastamonu yazmaları, örtüleri gibi); hobi çalışmalarında; belgeleme, görselleştirme amaçlı resimlerde.

                    İşlevsel amaçlı baskı teknikleri içinde özellikle ipek baskı/serigrafi hizmet sektöründe, reklâm ve tanıtım alanlarında geniş ölçüde baş vurulan bir yöntemdir. Örneğin, 1929 dünya ekonomik krizi sırasında Amerika’da devletin ve çeşitli örgütlerin desteklediği bir kampanya ile ipek baskı/serigrafi tekniği üzerine çalışan küçük işletmeler ve atölyeler kurulmuş ve bunlar üretim amaçlı olarak önemli hizmetler vermişlerdir.  Aynı şekilde 1900’lerin başında Almanya’da gelişen, daha sonra Türkiye dâhil pek çok ülke eğitimin etkileyen Bauhaus Okulu’nda, baskı tekniklerinin işlevsel boyutuyla sanatsal boyutunu birleştiren çalışmalar yapılmıştır. Bu dönemde sanatsal posterler, yazının estetik ve işlevsel yönünü ele alan tasarımlar gerçekleştirmişlerdir.

                    Geçmişten günümüze kadar baskı resim tekniklerinde işlevsel, eğitsel ve sanatsal amaçların birbirine paralel olarak uygulandığı görülür. Bugün de kullanmasını bilenler, yaratıcı çabalar içinde bulunanlar için bu teknikler birer altın bilezik ve ekmek kapısı durumundadır. Çok yalın bir örnekle yurt dışında pek çok ülkede tarihi ve turistik kentlerin hediyelik eşya sanayiince gerçekleştirdikleri nesnelerin-objelerin önemli bir bölümü baskı teknikleri ile hazırlanmaktadır. Sadece bir Eiffel Kulesi'nin yüzlerce hediyelik eşyası yapılmaktadır. Bu ve benzeri uygulamalar için ülkemizin ne kadar zengin bir hazine olduğu düşünülürse yapılabilecek çok şey olduğu daha iyi anlaşılacaktır.

    Sanatsal amaçlı baskı teknikleri;

                    Baskı teknikleri; bu tekniklerin getirdiği olanaklarla resimsel ifadenin bütün kendi kuralları içinde görsel hale getirilmesini amaçlayan sanatsal çalışmalarda 14. yüzyıldan bu yana kullanılmaktadır. Doğu kültüründe Budist Rahiplerce basılan öğreti içerikli baskıların 13. yüzyılda İtalya'ya ulaşmasıyla özellikle ağaç baskı Avrupa'da ilgi görmeye başladı. Albrecht Dürer (1471-1528), Rembrandt (1606-1669), Goya (1746-1828), Kathe Kollwitz (1867-1945), Ernst Baslach (1870-1938) bu alanda önemli eserler yarattılar.  Baskı sanatları, ipek baskı-serigrafi gravür, litografi-taşbaskı, ağaç baskı, linolyum, şablon baskı ve günümüzün teknik malzemelerinin zenginliği içinde bütün olanakların kullanıldığı bir resimsel anlatım yolu haline gelmiştir. Sanatsal baskı yönteminde temel ilke, baskı sayısının sınırlı olması ve mutlaka sanatçısı tarafından kaç tane basılmışsa ona göre numaralanması ve imzalanmasıdır. Uluslararası ölçütlerde numaralama ve imzalama kurşun kalemle ve sanatçının günlük el yazısı ile resmin altına yazılması şeklinde yapılır. İmzalanmamış eser makbul değildir. Bu işlem eserin tescili sayılır.

                    Sayılan bu alanlardaki çalışmalar, günümüzde amatör-profesyonel sanatçıların, sanat öğrencilerinin, sanat meraklılarının, sanat izleyicilerinin ve koleksiyoncuların ilgileri ile yoğun olarak devam etmektedir. Üst eğitim kurumları olan Güzel Sanatlar Fakülteleri'nin ve Eğitim Fakülteleri Sanat Eğitimi Bölümleri'nin tümünde baskı sanatları atölyeleri ve bölümleri kurulmaktadır.

                    Baskı teknikleri ile elde edilen bu tür resimlemelerin belgesel niteliği de bulunmaktadır. Nitekim dünyada İstanbul gibi pek çok tarihi kentin geçmişteki mimari, kentsel ve toplumsal yaşam özellikleri, o zamanın ustaları tarafından yapılan ve tarih kitapları ve müzelerde görülen gravürle günümüze taşınmıştır. Bu kapsamda İstanbul’un 18. ve 19. yüzyıldaki yaşamı yabancı sanatçılarca yapılan gravürler aracılığıyla bugüne gelebilmiştir. Jean-Baptiste van Mour (1671-1737), Antoine de Favray (1706-1791), Ivan Ayvazovski (1817-1900),  Amedeo Preziosi (1816-1882), Antoine Ignace Melling (1763-1831), Félix Ziem (1821-1911), Giovanni Jean Brindesi (1826-1888), Joseph Warnia-Zarzecki (1850-1940) Salvatore Valeri (1856-1946),  Leonardo de Mango (1843-1930), Thomas Allom (1804-1872), Rudolf Ernst (1845-1932), Fausto Zonaro (1854-1929) gibi ressamaların eserleri belgesel nitelik taşır.   Bu eserler, günümüzle geçmiş arasında bağ oluşturma; tarihsel ve görsel bellek bilinci açısından önemli birer tarihi belge niteliğindedir.

                    Türkiye’de baskı resim alanında çalışmalar 1930’larda Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nde Leopold Levy tarafından başlatılarak gravür atölyesi kurulmuş, Sabri Berkel bu amaçla görevlendirilmiştir. Ancak bu başlangıç yeterli ilgiyi görmediğinden ve devamlı olmadığından sonuç vermemiştir. Ülkemizde 1932'de Gazi Eğitim Enstitüsü Resim-İş Bölümü'nün kurulmasıyla birlikte özellikle ağaç baskıya ilgi başlamıştır. 1950’lere kadar bu alanda profesyonel ilgi ve sergileme konusunda önemli bir gelişmeden söz edilemez. Gazi Eğitim'deki eğitimin yanında, 1950’lerden sonra Akademi baskı teknikleri ile yeniden ilgilenmeye başlamış, Bedri Rahmi, Aliye Berger, Gazi Eğitimli Mustafa Aslıer gibi bazı sanatçıların çok amaçlı olarak alana ilgi duymaları yeni gelişmelere zemin oluşturmuştur. 1932’te Kurulan Gazi Eğitim Enstitüsü’nden yetişen Mustafa Aslıer ve arkadaşları tarafından 1957’de kurulan Devlet Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek Okulu’nun bu alana ilgisi ile eğitim gören sanatçılar, günümüze kadar gelen Türk baskı resim geleneğinin oluşmasında önemli katkılar sağlamışlardır.

                    Bu gelişmeler 1980’lerden itibaren başta Devlet Resim Heykel Sergileri olmak üzere, çeşitli sergi ve yarışmalarda baskı resmin önemsenmesine ve ayrı bir değerlendirme ile ele alınmasına zemin hazırlamıştır.  DYO sergi ve yarışmalarının bu alanla ilgilenmesi ve ardından Viking gibi sadece bu alanı amaçlayan yarışmalı sergilerin düzenlenmesi, baskı resimde belli bir çizginin oluşmasına ve baskı resmin özgün bir resim olarak benimsenmesine yardımcı olmuş, önemli katkılar sağlamıştır. Günümüzde bu alanda çalışan özel atölyelerin hizmetlerinin yanı sıra, 1980’lerden itibaren Çamlıca Sanat Evi, ARTESS Sanat Evi gibi kuruluşları gerçekleştiren ve buralarda Veysel Erüstün, Cihat Burak, Elif Naci, Burhan Doğançay, Adnan Turani gibi  pek çok ressamın baskı resim yoluyla eser vermelerini sağlayan Süleyman Saim Tekcan’ın özverili çabalarıyla Türkiye’nin ilk baskı resim müzesi İMOGA, İstanbul’da 2005 yılında kurularak topluma sunulmuştur.

                    Yine Hüsamettin Koçan’ın çabalarıyla 2000’lerde başlayan Marmara Üniversitesi Baskı Resim Müzesi girişimi bulunmaktadır. Son yıllarda kentlerimizde, örneğin, Balıkesir’de belediye ve valiliğin desteği ile kurulan Devrim Erbil Müzesi, Çorum Müzesi gibi örnekler bulunmaktadır. Anadolu, Hacettepe, Gazi gibi Üniversitelerimizin çabalarıyla kurulan Çağdaş Sanatlar Müzeleri'nde baskı resim örneklerine de yer verilmektedir.

                    Bu zamana kadar resim, heykel, seramik, fotoğraf ve kültür belgeciliği alanlarında sergiler düzenleyen özel ve kurum galerilerimiz artık baskı resim sergilerine yer verebilmektedirler. Türk baskı resim sanatında belli bir çizginin temsilcileri olarak; Aliye Berger, Bedri Rahmi, Nevide Gökaydın, Mustafa Aslıer, Mustafa Pilevneli, Özer Kabaş, Mürşide İçmeli, Nevzat Akoral, Muammer Bakır, Süleyman Saim Tekcan, Ali Teoman Germener, Ergin İnan, Atila Atar, Hayati Misman, Hasan Pekmezci, Basri Erdem, Fevzi Karakoç, Fevzi Tüfekçi, M. Yalçın Özel, Hasan Kıran, Yusuf Demirtaş, Mustafa Küçüköner, Fatih Mika, Ahmet Aydın Kaptan, Hasip Pektaş, İbrahim Çiftçioğlu, Sema Ilgaz Temel, Gülbin Koçak, Muhammet Şengöz, Mahmut Durmuş, Güler Akalan, Yusuf Ziya Ülgen, İsmail İlhan, Hayri Esmer, Hatice Bengisu, Ilgın Veryeri, Müjde Ayan, Melihat Tüzün, Belgin Onar Durmaz, Burhan Doğançay, Ertürk Boyancı, Habip Aydoğdu, Mehmet Güler, Sema Boyancı ve adını sayamadığımız pek çok sanatçımızın çeşitli baskı teknikleriyle gerçekleştirdikleri çalışmaları sürekli olarak sanat ortamımıza sunulmaktadır. Günümüzde Özgün Baskı Sanatçıları Derneği'nin her yıl düzenlediği ''BAS-BULUŞ'' sergisinin yanında, çeşitli ülke ve kurumlarca ulusal ve uluslararası sergi ve yarışmalar düzenlenmekte, bu etkinlikler ilgi ile izlenmektedir.  İbn-i Sina’ya atfedilen “Bilim ve Sanat sevildiği ve önem verildiği yerde gelişir, itibar görmediği yerden kaçar” sözü, günümüz yaşam koşulları içinde çok daha fazla geçerlilik kazanmaktadır. İnsan ilişkilerinin sanat yoluyla daha insancıllaştırılması, duygu zenginliği yoluyla daha sevecen hale getirilmesi, çok daha önemli bir toplumsal eğitim hizmeti de sayılacaktır. Bu nedenle, toplumsal duyarlılığın, moral değerlerin önemine ve gerekliliğine inanan toplum önderlerinin en güç koşullar altında bile sanat etkinliklerine önem verdiği görülür. Cumhuriyet tarihimiz bunun güzel örneklerini içerir.

                    Sanatçılarımızın, sanat eğitimi kurumlarımızın bir bölümü bu çabaları gösterirken asıl toplumsal erki yönlendiren, yaşam biçimleri ve yaşamı algılama mantıkları ile topluma örnek oluşturan kesimlerin sanata yaklaşımı önemlidir. Bir toplumun sanat kültürü ve sanatsal paylaşım bilinci bunlarla biçimlenir. Baskı resmin tuval resmine göre en ekonomik koşullarla insanlara ulaşması önemli özelliklerindendir.  Bu nedenle baskı resim ''Sanatın demokratikleşmesi'' olarak tanımlanır. Her eve bir baskı resmin girmesi, o evin küçük çaplı bir sanat koleksiyonunun da mayası sayılır.

                    Bu düşüncelerle baskı resim alanına özveri ile emek veren önder eğitimcilerimize, sanat insanlarına, sergiler açarak topluma sunan sanat galerilerine her zaman teşekkürlerimiz var.

Sergi Resimleri
Özgün Baskı Sergisi

Özgün Baskı Sergisi

Zahary Kamenov - 70x47 cm - Gravür
Özgün Baskı Sergisi

Özgün Baskı Sergisi

Zahary Kamenov - 70x47 cm - Gravür
Özgün Baskı Sergisi

Özgün Baskı Sergisi

Yalçın Gökçebağ - 68x48 cm - Serigrafi
Özgün Baskı Sergisi

Özgün Baskı Sergisi

Süleyman Saim Tekcan - 122x58 cm - Gravür
Özgün Baskı Sergisi

Özgün Baskı Sergisi

Sema Boyancı Ünsalan - 95x60 cm - Gravür
Özgün Baskı Sergisi

Özgün Baskı Sergisi

Sema Boyancı Ünsalan - 66x46 cm - Gravür
Özgün Baskı Sergisi

Özgün Baskı Sergisi

Mürşide İçmeli - 46x40 cm - Gravür
Özgün Baskı Sergisi

Özgün Baskı Sergisi

Mehmet Güler - 72x52 cm - Gravür
Özgün Baskı Sergisi

Özgün Baskı Sergisi

Mehmet Güler - 38x32 cm - Gravür
Özgün Baskı Sergisi

Özgün Baskı Sergisi

Mehmet Güler - 44x32 cm - Gravür
Özgün Baskı Sergisi

Özgün Baskı Sergisi

İbrahim Çiftçioğlu - 69x49 cm - Serigrafi
Özgün Baskı Sergisi

Özgün Baskı Sergisi

Hayati Misman - 80x108 cm - Gravür